Başkanımız Ali Y. Koç, Faruk Ilgaz Tesislerimizde düzenlenen Yüksek Divan Kurulu Temmuz Ayı Olağan Toplantımızda önemli açıklamalarda bulundu. Başkanımızın açıklamaları şöyle;
“Sayın Yüksek Divan Kurulu Başkanım, Değerli Yüksek Divan Kurulu Üyeleri, Kıymetli Fenerbahçeliler ve Sayın Aziz Yıldırım, hepinizi öncelikle selamlıyorum.
Öncelikle, Fenerbahçe’mizin 118 yıllık tarihine emek vermiş, bizlere bu büyük mirası bırakmış tüm efsanelerimizi saygı ve rahmetle anıyor, aramızda bulunanlara ise şükranlarımı sunuyorum.
Bugünkü buluşmamız, eylül ayında yapacağımız Olağanüstü Genel Kurul öncesinde gerçekleşen son Yüksek Divan Kurulu olması nedeniyle ayrı bir önem taşıyor. Bu nedenle, bugün son YDK’dan sonra yaşanan tüm gelişmelerle ilgili düşündüklerimi sizlerle en şeffaf şekilde paylaşmak istiyorum. Çünkü camiamız açısından çok sayıda olay yaşandı, kritik gündem maddeleri ortaya çıktı.
Öncelikle olumlu gelişmelerle başlamak istiyorum. Geride bıraktığımız sezonda birçok branşta büyük gururlar yaşadık. Hakkaniyetli ve adil rekabet ortamının olduğu liglerde azmin, mücadelenin ve alın terinin karşılığını aldık.
MÜZESİNDE EUROLEAGUE’İN HEM ERKEKLER HEM KADINLAR KUPASINI SERGİLEYEN TEK KULÜP FENERBAHÇE’DİR VE FENERBAHÇEMİZ BUNU TAM İKİ KEZ BAŞARMIŞTIR
Fenerbahçe Erkek Basketbol Takımımız, Türkiye Kupası, Basketbol Süper Lig Şampiyonluğu ve EuroLeague Şampiyonluğunu kazanarak Kulübümüze erkeklerde ilk kez “triple crown” yani üçlü şampiyonluk ünvanını kazandırdı.
Erkek Basketbol Takımımızı yürekten kutluyorum. Sadece bizlerin değil tüm basketbol severlerin yüzlerini güldürdüğü ve gururlandırdığı için başta takım koçumuz Sarunas olmak üzere takımımızın her bir ferdine, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.
Sadece takımımız bizi gururlandırmadı. Bununla beraber, Derya Yannier’in yılın genel menajeri, hocamız Sarunas’ın ise yılın koçu seçilmesi bizler için ayrıca gurur vesilesi olmuştur.
Bu vesileyle, liderliği ile şubemizi Türkiye’nin ve Avrupa’nın zirvesine taşıyan Başkan Vekilimiz Sertaç Komsuoğlu’na mükemmel bir şube yönetimi sebebiyle camiamız adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Cumhurbaşkanlığı Kupası’nı, FIBA Süper Kupası’nı ve Türkiye Kadınlar Basketbol Süper Ligini kazanan Fenerbahçe Opet Kadın Basketbol şubemizin her bir ferdini ve şube yöneticimiz Kemal Danabaş’ı da yürekten tebrik ediyorum.
Şunu özellikle hatırlatmak istiyorum; müzesinde EuroLeague’in hem erkekler hem kadınlar kupasını sergileyen tek kulüp Fenerbahçe’dir ve Fenerbahçemiz bunu tam iki kez başarmıştır.
Biraz önce, Genel Sekreterimizi, Olimpik Şube Kaptanlarımızı ve başarılı sporcularımızı dinledik. Farklı branşlarda arka arkaya elde ettiğimiz uluslararası zaferlere, sporcularımızın, ülkemize kazandırdığı madalyalara baktığımız zaman neden “Dünyanın En Büyük Spor Kulübüyüz” dediğimiz çok daha iyi anlaşılıyor. Fenerbahçe olarak aslında tüm büyük kulüplerin gerçekleştirmesi gereken ama üstlenmedikleri bir misyonu gerçekleştiriyoruz. Bir spor kulübü olarak ne kadar çok çocuğa ilham kaynağı olduğumuzu, ülkemize ne kadar çok sporcu yetiştirdiğimizi ve ülke sporuna ne kadar çok katkı sunduğumuzu önemsiyoruz. Bizler bu misyonumuzla ve uluslararası müsabakalarda istiklal marşımızı okutan tüm sporcularımızla gurur duyuyoruz! O yüzden diyoruz ki; İyi ki Fenerbahçeliyiz! Ne mutlu Fenerbahçe’liyiz!
Değerli Yüksek Divan Kurulu Üyeleri, Fenerbahçe’mizin uluslararası marka değerini güçlendirme yönündeki stratejik hamlelerimiz yenilenerek ve gelişerek devam ediyor. Bu doğrultuda, 2 çok önemli yeni sponsorluk anlaşması imzaladık. Türkiye’de 2 farklı kategoride rekor kırarak çıtayı yükselttik. Adidas ile birlikte Türk spor tarihinin en büyük bütçeli teknik sponsorluk anlaşmasını gerçekleştirerek bir rekora imza attı. Bütün parayı kırdırarak bugün kullanacağımız iddia edildi, kesinlikle öyle bir şey yok. İlk taksit alındı, yanılmıyorsam her taksit haziran ayında alınacaktır. Dolayısıyla ilerde olacak yönetimler de bundan faydalanabilecektir. Bu anlaşma, altyapılar dâhil olmak üzere, kadın ve erkek 3 farklı branşta, beş yıllık bir süreci kapsıyor. Adidas ile iş birliğimiz sponsorluk anlaşmasının ötesinde bir stratejik ortaklık ve küresel vizyon hamlesidir.
YAPTIĞIMIZ BU YENİ SPONSORLUK ANLAŞMASI FENERBAHÇE’MİZİN GLOBAL BİR MARKA OLMA YOLUNDA ATILMIŞ DEV BİR ADIMDIR
Bir diğer rekor sponsorluk anlaşmamız stat ismimiz konusunda dünya çapında bir marka olan Chobani ile gerçekleşti. Öncelikle bugüne kadar camiamızın değerlerine ve büyüklüğüne yakışır bir iş birliği sürecinde bizlerle omuz omuza yürüyen, bir önceki stat sponsorumuz Sayın Murat Ülker’e ve Ülker grubuna camiamız adına en içten teşekkürlerimizi sunarım.
Chobani ile yapılan sponsorluk anlaşmasının ayrıntılarını Genel Sekreterimizden dinlediniz. Bu büyük gurur duyacağımız sponsorluğun yanında gurur duyacağımız bir unsur daha var. Benim için bu sponsorluğun heyecan veren bir diğer yönü de, her yıl 1 milyon USD’lik bir meblağın mutabık kalınacak bir sosyal sorumluluk projesi için bağışlanacak olması. Chobani ile yapılan bu işbirliği için kurucusu ve CEO’su Sayın Hamdi Ulukaya’ya ve Chobani grubuna şahsım ve camiamız adına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Yaptığımız bu yeni sponsorluk anlaşması da Fenerbahçe’mizin global bir marka olma yolunda atılmış dev bir adımdır.
Bu noktada Hamdi Bey’den biraz bahsetmek istiyorum:
Kendisi, bu topraklarda doğmuş, Anadolu’nun çalışkanlığını ve dayanışmasını Amerika’ya taşımış, çocukluğundan itibaren Fenerbahçe’ye faydalı olmayı hayal etmiş Fenerbahçe sevdalısı bir iş insanıdır. Çocukluğundan bu yana, hikâyesinde ve hayallerinde hep aynı renkler var olmuştur. Tıpkı benim, sizlerin, kısacası hepimizin hikâyelerinde olduğu gibi. Fenerbahçe gibi, Türkiye'nin en köklü, en güçlü ve en etkili camialarından biri ile işbirliği içerisinde olmak elbette Chobani gibi bir dünya markası için de sadece bir sponsorluk değil; markanın değerlerini, vizyonunu ve topluma olan bağlılığını yansıtan güçlü bir ortaklıktır. Bu sponsorluğumuzun camiamıza hayırlı uğurlu olmasını diliyorum ve sadece stat sponsorluğu için değil bu sene Türkiye ve Avrupa’da forma sponsoru olarak kullanıyoruz. Bu bağlamda Chobani ile aynı hedefe bakıyoruz, aynı duyguları paylaşıyoruz: Fenerbahçe’miz için daha güçlü, daha umut dolu bir yarın inşa etmek.
KULÜBÜMÜZÜN ÇÖKMEK ÜZERE DEVRALDIĞIMIZ MALİ YAPISINI ATTIĞIMIZ ADIMLARLA YENİDEN İNŞA EDEBİLMEK İÇİN OLAĞANÜSTÜ BİR MÜCADELE VERDİK
Değerli Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, Sürdürülebilir sportif başarının ardında yatan en temel yapı taşlarından biri mali güç ve finansal istikrardır. Bu nedenle bizler, göreve geldiğimiz ilk günden itibaren bu gerçeğin farkında olarak hareket etmeye özen gösterdik. Kulübümüzün çökmek üzere devraldığımız mali yapısını attığımız adımlarla yeniden inşa edebilmek için olağanüstü bir mücadele verdik. Az önce Çağdaş Bey’in sunumunda hangi ekonomik koşullar altında nereden nereye geldiğimizi dinlediniz. Yüksek faizli faktoring borçlarını ödeme döneminden, mali bağımsızlığımıza giden yoldaki en büyük engel olan Bankalar Birliği Anlaşmasını geride bırakma yönünde büyük aşama kat ettik. Geçen Divan Kurulu’nda da dediğim gibi bunların hepsi inşallah 21 Eylül’de geride kalmış olacak. Yalnız şunu söylemek istiyorum. Tabii futbolda arzu etmediğimiz sonuçlar her şeyi gölgeliyor. Bu süreç zarfında en önemli gelir kaynağımız yayın gelirinin 3/1’e düşmüş olması, ülke ekonomik şartlarının, kurların faizlerin nereden nereye geldiği, vergilerin 15’den 40’a çıkmış olması bununla beraber üç sezondur gelirlerimizin %50’sinin bankalar tarafından alınması. Bir de bunun üstüne pandemiyi ekleyelim. Tüm bunlara rağmen 130 milyon küsur ödenen faiz, anapara, geldiğimiz nokta ve bununla beraber geminin yüzdürebilir olmasının hafife alınması bizleri derinden üzmektedir. Zira bu başarı küçümsenmektedir. Ne olacak biz de yaparız, biz de veririz zihniyetiyle sulandırılmaktadır. Gerekirse ibra etmeyiz çılgınlığına kadar giden sosyal medyada Fenerbahçeli olduğunu söyleyen insanların varlığı mevcuttur. Peki, futbolda istediğimiz olmadı da mali açıdan ibra etmeyelim çılgınlığı düşünmek hem de bu tabloya rağmen bizleri derinden üzmektedir.
Öncelikle 6 Milyon Euro yatırımla Dereağzı Tesislerimizi mini Olimpiyat Köyü’ne dönüştürmenin ilk adımını atıyoruz. Mevcut imkânları geliştirerek sporcu fabrikamızı büyütüyoruz. Hedefimiz net: Daha fazla Buse Naz’lar, Eda’lar yetiştirmek. Bir diğer önemli tesis projemiz bildiğiniz gibi futbol akademimiz. Genç futbolcuları yetiştireceğimiz “Futbol Fidanlığı” kuruyoruz. Hem profesyonel hem altyapı takımımız aynı yerde antrenman yapacaklar. Birbirlerine ilham kaynağı olacaklar. Allah’ın izniyle inşallah 2026 Kasım ayında birinci fazı bitmiş olacak, yani nedir birinci faz? Üç saha, A Takım binalarının tamamen bitmesi yani taşınabilir hale gelmesi, alt yapı binasının da kaba halinin bitirilmesidir. İlk hedefimiz budur. Fenerbahçe Vefa Küçük Tesislerindeki yüzme havuzlarını modernize ediyoruz. Kuzey’ler, Emre’ler artık bu havuzlarda yetişecek! Özellikle Kuzey’i olimpiyatlara kadar takip etmenizi öneririm.
Son olarak stadyumumuzu büyütme konusundaki tüm çalışmalarımız Hamdi Akın Bey’in size son YDK’da aktardığı planlar çerçevesinde ilerliyor. Bu kimsenin projesini alıp, kopyalanmış hali değildir. Bunları da zaten mühendislerimiz kendi sosyal medya hesaplarından ifade etmişlerdir. Burada Maltepe Belediye Başkanımız Sayın Esin Köymen’e, Başkan Yardımcısı Sayın Şafak Çelik’e tüm bürokratik süreçlerde azami destekleri ve yardımları için çok çok teşekkür ediyorum ve söz verdikleri tarihlerde de ruhsatlarını yetiştirmişlerdir.
Nedim Beyin de size aktardığı gibi Ataşehir ve Kayışdağı projelerimizde artık imza aşamasına geldi. Ben de bu vesileyle dün gece kulübümüzü ziyaret ederek net tavrıyla sürece nokta koyan Sayın Murat Ülker’e teşekkür ediyorum.
Bu iki projemizde de destekleri için Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, Çevre Şehircilik ve İklim Bakanımız Sayın Murat Kurum’a, Ziraat Bankası’na ve Emlak Konut’a da camiamız adına şükranlarımızı iletiriz.
Şimdi biraz da futbol şubemizden konuşmak istiyorum. Futbol şubemizi pek çok pozisyonda yeniden yapılandırdık.
Bildiğiniz gibi Sayın Mario Branco Benfica’da yeni görevine başladı. Ona da yeni görevinde başarılar diliyorum, son üç sene de bize verdiği emeklerden dolayı teşekkür ediyorum. Bayern Leverkusen’in tarihindeki ilk şampiyonluğunda önemli rol oynayan ve şimdi de Sportif Direktörümüz Devin Özek’e de hoş geldin diyor, benzer başarıları Fenerbahçe çatısı altında yaşamasını diliyorum.
UMUYORUZ VE İNANIYORUZ Kİ BU SEZON, ÇOK DAHA FARKLI BİR FENERBAHÇE İZLEYECEKSİNİZ
Yeni sezon, piyasaların geldiği nokta, maaşlar ve gerek transfer bütçeleri olsun hiç görmediğimiz seviyelerde. Artık kapılar 20-25 milyondan açılmakta. İster istemez yeni sezonda daha geniş bütçeli, daha hedef odaklı bir futbol yapılanması kuruyoruz. Hocamıza ve onun futbol aklına güveniyoruz. Futbol kariyeri bu kadar başarılı olan hocamızın da kamuoyunda uğradığı itibar suikastını de şiddetle reddediyoruz.
Bugüne kadar gerçekleştirdiğimiz ve önümüzdeki günlerde takımımıza kazandıracağımız transferler; sportif akıl, karakter, takım ruhu ve ekonomik denge temelinde yapılmaktadır. Umuyoruz ve inanıyoruz ki bu sezon, çok daha farklı bir Fenerbahçe izleyeceksiniz. Geç kaldı diye düşünenler olabilir, transfer konusunda yerden yere vuruluyoruz. Bizi yerden yere vurmak için her dönem bir şeyler buluyorlar. Ama inanın transfer konusunda planlı, programlı ilerliyoruz. Ayakları yere basan, akıl ile enerjiyi harmanlayan çok doğru bir futbol aklı ortaya koymaya çalışıyoruz. Ve bu sezon hocamız ve Devin’in liderliğinde transfer planı çerçevesinde Winner yani kazanma odaklı, daha evvel şampiyonluklar yaşamış, çoklu mevkilerde oynayabilen birden fazla değil mümkünse ikiden fazla. Gençleşmiş ve takım oyununa hız katabilecek profillere odaklanmış durumdayız.
Takdir edersiniz ki, şu ana kadar 21 yaşındaki Duran'ı getirmek 23 yaşındaki Brown gibi yerinde duramayan bir sol beki Milan'ın elinden almak bir günde gerçekleşebilecek tesadüf transferler değil bir çalışmanın eseridir. Hocamızın talepleri doğrultusunda Feyenoord maçında da oynayabilecek 2 transfer daha yapma planımız var. İsimlerini burada ifade edebilirdim ama ıslak imzalar atılmadan Allah korusun, nazar değmesin diye bir şey söylemek istemiyorum.
Portekiz kampına gittik, Portekiz kampımız çok iyi geçti. Orada da yerden yere vurdular kampa gidilir mi diye. İyi ki gitmişiz. Bir sürü Avrupa takımı, Suudi Arabistan ekibi ve büyük menajerler orada. İyi toplantılar yaptık ama beni en çok mutlu eden takımda gördüğüm aralarındaki aile ruhu, enerji, mutluluk ve şakalaşmaları daha evvel aza görüyorduk bu sene sanki farklı aura var. Hocamızın yeni asistanları da çok güzel işler çıkartıyorlar. Futbolcularımız onlardan çok çok memnun dolayısıyla Portekiz kampının son derece başarılı geçtiğini düşünüyorum. Bu akşam en önemli hazırlık maçımızı Benfica ile oynayacağız. Takımımıza başarılar diliyorum. İnşallah kampımızı iyi bir sonuçla bitiririz.
ÖZELLİKLE SON DÖNEMDE TARİHİMİZDE HİÇ GÖRÜLMEYEN YAŞADIĞIMIZ YALAN VE İFTİRALARIN TEMEL HEDEFİ BİZİ BİZE KIRDIRMAKTIR
Değerli Fenerbahçeliler, biz büyük bir aileyiz, en azından biz büyük bir aile olduğumuzu söylüyoruz. Ve her ailede olduğu gibi bizim de kendi içimizde konuşmamız gereken meseleler elbet vardır. Eleştiriye elbette tamam sonuna kadar hala açığız. Ama eleştiri başka fitne-fesat başka. Yapıcı fikir başka yapıcı tutum başka. Fikir söylemek başka camiamızı kaosa sürüklemek başka. Sosyal medya üzerinden adeta bir tuşa basılmış gibi, anonim hesaplar tarafından bir konsorsiyum tarafından topyekun ve sistematik olarak yayılan manipülasyon yalan haberler ve asılsız iddialarla algı operasyonlarına bir bütün olarak baktığımızda kulübümüzü içten zayıflatmaya yönelik tehlikeli bir süreç olduğunu görüyoruz. Sosyal medyanın bu kadar etkin olduğu, siyasi sonuçları bile değiştirebildiği bir dünyada aramızda kendini bizden gösterip aslında başka takımı destekleyen hesapların olabileceği ihtimalini hiç ama hiç göz ardı etmemeli, tehlikenin farkında olmalıyız. Özellikle son dönemde tarihimizde hiç görülmeyen yaşadığımız yalan ve iftiraların temel hedefi bizi bize kırdırmaktır. Bilinçli olarak birlik ve beraberlik duygumuz törpülenmekte, her başarı gölgelenmek ve her mücadele değersizleştirilmektedir.
Değerli Yüksek Divan Kurulu Üyelerimiz, videoyu izlediniz. Resme bir bütün olarak baktığınız zaman bunların organik samimi bir şekilde yapılan eleştirilerden ziyade bütünsel olarak baktığımızda yapılan iftira ve karalama çalışmalarının boyutunu, bunların ard arda gelmesinin bir tesadüf olamayacağını umarım sizler de görüyorsunuzdur. İşte benim organize kötülük olarak yaptığım tanımlama tam da budur.
Taraftarı kışkırtan, yöneticileri hedef gösteren ve sosyal medya üzerinden yaratılmaya çalışılan “kulüp yıpratma” dili tek bir amaca hizmet ediyor: Fenerbahçeliler birbirleri ile didişsin, birbirlerini itibarsızlaştırsın ve neticede sonsuz bir kaos döngüsü içerisine hapsolsun istiyorlar.
Gördüğünüz gibi yapılan her konuşma her açıklama, her iletişim faaliyeti çarpıtılmakta, gerçeklerle ilgisi olmayan bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Camiamız böyle bir ortamı daha önce hiç görmemiştir ve hiç bu kadar bölünmemiştir.
Türk spor tarihinde hiçbir kulüp başkanı benim yaşadığım saldırıyı yaşamamıştır. Buradan herkese seslenmek istiyorum:
Biz bir mücadelenin içerisindeyiz. Ama bizim mücadelemiz taraftarımızla, kongre üyelerimizle ve camiamızla değil. Biz, Fenerbahçe’ye her gün yalan haberlerle itibar suikastı yapanlarla mücadele ediyoruz ve sonuna kadar da mücadeleyi görev de olalım ya da olmayalım devam ettireceğiz.
FENERBAHÇE CAMİASI UYANIN. TEHLİKENİN FARKINDA OLUN
Biraz evvel videoda da gördüğünüz gibi kimi zaman bana kimi zaman bizim en güçlü olduğumuz yerlere ve kişilere yoğunlaştırılmaktadır. Öyle bir kutuplaşma ve öfke ortamı yaratılıyor, tasarlanıyor ki tertemiz duygularla Fenerbahçe sevdası ile dolu üyelerimiz sadece Fenerbahçe’nin iyiliğini isteyen üyelerimiz, taraftarımız bu duygu selinde hiç yapmayacakları tepkilerde bulunabiliyorlar. Sahadaki oyuncumuz iyi oynamadığında yuhalanabiliyor, artık bu Fenerbahçe camiasında bir norm haline geldi. Dünya çapında bir sponsorluk anlaşması yapıyoruz, sponsorlarımıza saldırıyorlar, hatta iş öyle bir boyuta geldi ki hiç görmediğimiz şeyleri de görmeye başladık. Bırakın kendi oyuncumuza tepki vermeyi; bu bitmiyor, yetmiyor. Rakip oyuncu gol atınca rakip oyuncu alkışlanıyor. Fenerbahçe camiası uyanın. Tehlikenin farkında olun. Bizler Fenerbahçeliyiz. Bizler en zor zamanlarda da kenetleniriz ve bu duruşu sergilemenin tam da zamanı olduğunu düşünüyorum. Lütfen duygularınızın suiistimal edilmesine izin vermeyin.
Çok üzülerek soruyorum. Siz rakip takımların iç meselelerini kamuoyu önünde bu şekilde tartıştıklarını görüyor musunuz? Sponsorluklarını ki çok tartışılabilecekler var. Tartıştıklarını veya kendi sponsorlarını kötülediklerini görüyor musunuz? Yöneticilerine saldırdıklarını, itibarsızlaştırdıklarını görebiliyor musunuz? Aslında bazı kulüplerde neler olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz.
Fenerbahçe’nin adı karaborsayla, bahisle, terör örgütü iltisaklı sponsorluğuyla, usulsüz kontratlarla anılsaydı başımıza neler gelmiş olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz? Sadece bunlardan bir tanesi olsaydı Fenerbahçe adliye koridorlarındaydı.
DIŞARIDAN YIKAMADIKLARI FENERBAHÇE’MİZİ İÇERİDEN KUTUPLAŞTIRARAK BÖLMEK. RAKİPLERİMİZİN VE YAPININ YAPTIKLARINI GÖRMEZDEN GELMEK VE ÜZÜLEREK SÖYLÜYORUM Kİ BUNA FENERBAHÇELİLER DE KATKI SAĞLIYORLAR
Bana ve mevcut yönetimimize sistematik olarak saldıran “sözde” Fenerbahçelilerin rakibimizle ilgili son derece ciddi iddia ve ithamlar karşısında hiç pozisyon aldığını gördünüz mü? Bir kere çıkıp konuştuğunu gördünüz mü? Bunu yapmak için görevde mi olmanız gerekiyor? Fenerbahçe, görevdeyken mi kıymetli, görevde değilken ikinci öncelik mi oluyor? En ihtiyacımız olan anlarda camiamızın ileri gelenlerinin, kanaat önderlerinin bu konularda tepki vermesi gerekirken bırakın tepki vermeyi, biz birbirimizle didişirken atı alan Üsküdar’ı geçiyor. Fenerbahçe’miz için en büyük tehlike işte tam da burada...
Benim, ‘Bizi bize kırdırmaya çalışıyorlar' derken kastettiğim de tam olarak budur… Dışarıdan yıkamadıkları Fenerbahçe’mizi içeriden kutuplaştırarak bölmek. Rakiplerimizin ve yapının yaptıklarını görmezden gelmek ve üzülerek söylüyorum ki buna Fenerbahçeliler de katkı sağlıyorlar. Çeyrek asırdır Türk futboluna hükmeden ve bizim yapı dediğimiz sistem bugüne kadar defalarca deşifre oldu, en son PFDK skandalında olduğu gibi ancak bu konuyu da sulandırıyorlar ve özellikle de bizim camiamız. 25 senedir süregelen bu köklenmiş sistemin bir sezonda temizlenmesini beklemek tabii ki gerçekçi değildir. Ama inanın temizlik de başlamıştır. Bildiğiniz ve bilmediğiniz pek çok insan bu sistemden futbolun dışına çıkarılmıştır. Camiamız, başkanımız, yönetimimiz kim olursa olsun topyekûn kongre üyesiyle, taraftarıyla bu konunun üstünde devamlı odaklanması gerekmektedir. Zira unutmayın ki 7 senedir şampiyonluğu 3 kez ikisi kendi sahamızda olmak üzere kaybetmemiz bu yapının ürünüdür. Dünyanın hiçbir yerinde bu yaşanmamıştır. Veya bizim dönemimize bakalım; 99 gol ve tarihimizin en yüksek puanı olan 99 puan almamıza rağmen şampiyon olamamamız da bu yapının ürünüdür. Tekrar sormak istiyorum: Tehlikenin farkında mısınız?
HER ŞEYDEN ÖNCE BELİRTMEK İSTİYORUM Kİ TÜZÜKTE BELİRTİLEN HAKLARINI DİLE GETİRMEK İÇİN İMZA BEYANNAMESİ VEREN TÜM KONGRE ÜYELERİMİZİN BU İRADELERİNİ SAYGI İLE KARŞILIYORUZ
Beyannamelerle ilgili konuşarak sözlerime son vereceğim. Eminki sizlere hitap etmemi gerektirecek pek çok konuşma biraz sonra gerçekleşecektir.
Evet, anlattıklarım keşke tüm yaşadıklarımız bunlarla sınırlı kaysaydı kıvamında.
Her şeyden önce belirtmek istiyorum ki Tüzükte belirtilen haklarını dile getirmek için imza beyannamesi veren tüm kongre üyelerimizin bu iradelerini saygı ile karşılıyoruz. Seslerini duyuyoruz. Başımızın üstünde yerleri olduğunu da söylüyoruz. Bunun demokratik bir hak olduğunu takdir edemiyoruz, yönetim olarak tasvip etmediğimizi defalarca söyledim. Ama olumlu/olumsuz bu süreci etkilememek için hiçbir şey yapmadık. Bu süreç ile ilgili hele ki biraz önce anlatılanlara hiç değinmememizi istiyorsanız da yanlış toplantıya katıldınız.
Buradan sesleniyorum:
Tüm iyi niyetle Fenerbahçe’nin daha iyi olması için demokratik haklarını kullanarak imza veren tüm kongre üyelerimizin hepsinin başımızın üzerinde yeri vardır.
Camiamızın sesini duyduğumuz ilk anda, henüz kulübe daha 200 civarında imza teslim edilmişken Genel Kurulu eylül ayında yapacağımızı ve net tarihini de fikstür çekimi akabinde belirleyeceğimizi söylemiştik. Niye eylül ayında yapılması gerektiğini de detaylı bir şekilde izah etmiştim. Sözümüzü de tuttuk. Fikstür çekildiği gün de net tarihini belirledik ve açıkladık. Bu kadar basit. Yok, ‘Yalan söylüyorlar, yapmayacaklar, Yönetim Kurulu kararı almadılar, seçime gitmeyecekler’ vs. vs. Yani hepinizin bildiği nakarat.
Geldiğimiz nokta itibarıyla;
Geçerli imza sayısı ne Fenerbahçe’mizin tüzük şartlarını yerine getirmeye ne de kanunun hükmünü yerine getirmeye yeterli değildir.
Daha önce de söylediğim gibi camiamızın sesine kulak vermek istedik. Çünkü bizim için böyle bir talebin dile getirilmesi yeterliydi ve imza sürecinden de bağımsız olarak seçim kararı aldık. O yetmedi, Sayın Başkan Ali Koç’un seçimlere girmemesi için bu sefer argümanlar başladı. O kararı biz veririz, siz değilsiniz.
Eylül ayında seçim yapacağımızı ilan ettikten sonra da imza süreci devam etti. Bu sürece de ‘demokratik hak’ dedik, saygı duyduk. Eleştiriyi, itirazı, hatta sert söylemleri bile anlayışla karşıladık, sürece asla ve asla müdahale etmedik.
Ama maalesef bugün geldiğimiz noktada sürecin hiç de öyle işlemediğini biraz önce sizlerin de dinlediği gibi hep beraber gördük. Bunları anlatmamıza niye öfkelenildi bunu anlamış değilim. Biraz sonra dinleyeceğiz.
BUGÜN GÖRÜYORUZ Kİ; BU SÜRECİN İÇİNE SAHTE İMZALAR, İZİNSİZ KULLANILAN KİMLİKLER YÖNLENDİRME VE MANİPÜLASYONLA ALINMIŞ BEYANLAR KARIŞMIŞ DURUMDADIR. BU, ARTIK BİR İRADE BEYANI DEĞİL; BU, FENERBAHÇE’NİN VİCDANINA, İTİBARINA VE HUKUKUNA AÇIKÇA BİR SALDIRIDIR
Artık bambaşka bir eşikteyiz. Bu bölümü üzülerek anlatmak durumundayım: Biraz önce Sayın Alper Alpoğlu’ndan işin boyutlarını dinlediniz. Göreceksiniz SMS’lere cevap geldikçe az önce anlatılan hikâyeler çok daha fazlalaşacak.
Çünkü bugün görüyoruz ki; bu sürecin içine sahte imzalar, izinsiz kullanılan kimlikler yönlendirme ve manipülasyonla alınmış beyanlar karışmış durumdadır. Buradan net şekilde şunu söylüyorum:
Bu, artık bir irade beyanı değil; bu, Fenerbahçe’nin vicdanına, itibarına ve hukukuna açıkça bir manipülasyondur hatta bir saldırıdır.
Ben Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı olarak şahsım ve yönetim kurulum olarak bu kulübün saygınlığını ve tüzel kişiliğini korumakla görevliyim.
Bir kez daha açıkça söylüyorum:
Demokratik haklarını kullanan her kongre üyemize saygımız sonsuz. Sözümüz sahte imzaları, tüzük ve kanun esaslarına uymayan usulsüz beyannameleri organize edenleredir.
Demokratik haklarını kullanan kongre üyelerimizin haklarını savunmak için de bu kulüpte hiçbir usulsüzlüğün ve sahteciliğin peşini bırakmayacağız. Çünkü bu usulsüz beyannameleri organize edenler; Fenerbahçeliliği değil, kendi şahsi ikballerini savunmaktadırlar.
Sizlerin huzurunda bu usulsüz beyanname organize edenlere çok basit bir soru sormak istiyorum: 118 yıllık kulübümüzü hangi saiklerle böyle bir durumun içine sokmak istediniz? Neden?
Neden Fenerbahçe’mizin şanlı ismini “sahtecilik” ile yan yana getirdiniz?
Biz zaten seçim tarihini çoktan vermiştik. O halde sizlerin gerçek amacı ne? Diyelim ki gerçek amacınız en kısa zamanda seçimlerin gerçekleşmesini sağlamak. Mayıs ortasından beri ‘binlerce, 10 bin, 11 bin, 12 bin, 13 bin, 14 bin… yeterli imza sayısı topladık’ diye bas bas ilan ediyorsunuz. Bunları getirmek için neden 3 Temmuz’u beklediniz? Niye imzalar geldikçe bizlere takdim etmediniz, biz de gerekli incelemeleri yapalım, paralel gitsin erken seçimse niyetiniz.. Niye?
Kötü niyetiniz yüzünden tertemiz duygularla imza veren değerli kongre üyelerimizin yürüttükleri süreci de hukuk sorgulamalarına konu ettiniz. Lütfen bu üyelerimize de siz hesap veriniz, bunu yapanlar.
Bu süreci yönetenler; kulüp yönetimini değil, camiamızın ortak aklını da yok sayıyor.
Peki soruyorum sizlere:
Bir kısmı usulsüz imzalarla ortaya konulan bu irade iyi niyet barındırıyor olabilir mi? Daha da önemlisi bu zihniyet, bu irade, Fenerbahçe’nin geleceğinde söz sahibi olabilir mi? Konu artık bir imza meselesi değil, bir hukuk ve bir ahlak meselesi olmuştur. Ve bizim burada bunları anlatmamızı yadırgamanızı son derece yadırgadığımı da ifade etmek istiyorum.
BİZ BİRLİKTE YÜRÜDÜĞÜMÜZDE, HİÇBİR ENGELİN BU CAMİAYI DURDURAMAYACAĞI TARİHTE PEK ÇOK ÖRNEĞİYLE MEVCUTTUR. ÇÜNKÜ FENERBAHÇEMİZ BİR DAVANIN, BİR KARAKTERİN, BİR SORUMLULUĞUN ADIDIR
Değerli Yüksek Divan Üyeleri, sevgili Fenerbahçeliler,
Şimdi, artık geriye değil, ileriye bakma zamanıdır! Bizi meşgul eden dedikoduların, gölgelerin ötesine geçme zamanıdır. Biz hazırız! Bizi yıkmaya çalışan her düşman bizi birbirimize kenetledi, biz camia olarak yine kenetleniriz! Bugün yaşadıklarımız da yarının büyük zaferlerinin mayası olacaktır.
Fenerbahçe, sadece bir spor kulübü değildir. Bir ailenin adıdır.
Bugün birliğe,
Bugün sağduyuya,
Bugün Fenerbahçe’ye yakışır olgunluğa en çok ihtiyacımız olan gündür.
Fenerbahçe’ye karşı oyun oynamak isteyenlere, sosyal medyada paralar dağıtarak, saçarak Fenerbahçe Başkan ve Yönetim mühendisliği yapanlara verebileceğimiz en güçlü cevap omuz omuza dimdik durarak vermektir. Biz birlikte yürüdüğümüzde, hiçbir engelin bu camiayı durduramayacağı tarihte pek çok örneğiyle mevcuttur. Çünkü Fenerbahçe’miz bir davanın, bir karakterin, bir sorumluluğun adıdır. Ve o sorumluluk, hepimizin omuzlarında yükselmektedir!
Aynı renkleri her zaman olduğu gibi birlikte gururla taşıyalım.
Bizler buradayız!
Her sorumluluğu almaya hazırız!
Hep birlikte, daha güçlü yarınlara!
Yaşa, Çok Yaşa Fenerbahçe!
20-21 Eylül’de yapılacak genel kurulun demokratik ortamda geçmesini ve sonuçlarının Fenerbahçe camiası için hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun.”